Çoklu Krizlere Karşı Sigorta Sektöründe Yeni Önlemler
İSTANBUL (İGFA) – Günümüzdeki en yaygın gelişmelerden biri olan çoklu kriz ortamı, sigorta sektörü için de büyük bir öncelik haline gelmiştir.
Bir araya gelen ve daha büyük bir etki yaratan birçok krizin eş zamanlı olarak ortaya çıkması, çoklu kriz ortamı olarak adlandırılmaktadır ve hayatı aniden beklenmedik bir kaosa dönüştürebilmektedir.
Çoklu krizlerin günümüz dünyasındaki temel örnekleri arasında iklim değişikliği, jeopolitik gerilimler, pandemiler, siber saldırılar ve yapay zekâ kaynaklı teknolojik riskler yer almaktadır.
IBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği bünyesinde Plasman, Reasürans, Hasar ve Operasyonlardan sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Doğan Zorlu, “Bu krizler, ekonomik sistemler, iş dünyası ve küresel sigorta sektörü üzerinde derin etkiler bırakmaktadır. Sigorta sektörü artık bu krizlerin birbiriyle etkileşimini analiz etmek ve risk modellemelerinde bu dinamikleri dikkate almak zorundadır. Kaldı ki geleneksel sigorta ve risk yönetimi yaklaşımları bu tür karmaşık tehditlerle başa çıkmada yetersiz kaldığı artık aşikardır” şeklinde konuştu.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ SALGIN HASTALIKLARI DA TETİKLİYOR
Doğan Zorlu, çoklu kriz durumunun sigorta sektörüne etkilerini değerlendirirken, “Çoklu kriz ortamı, sadece bir tehdit değil, aynı zamanda inovasyon için bir fırsat olarak da görülmelidir.” dedi.
Zorlu, krizlerin çeşitliliği ve şiddetinin artmasıyla birlikte, sigorta sektörünün daha proaktif stratejiler geliştirmek zorunda kaldığını belirterek, “Bu stratejiler arasında örneğin parametrik sigorta ürünleri gibi yenilikçi çözümler ve yapay zekâ destekli risk analizleri yer almaktadır. Çoklu krizler, sigorta sektörü için geleneksel risk yönetimi anlayışının ötesine geçme gerekliliğini açıkça ortaya koymuştur. Örneğin; pandemiler ve salgın hastalıklar, sigorta sektörü için kalıcı bir risk faktörü haline gelmiştir ve dolayısıyla gelecekteki biyolojik tehditler için daha yenilikçi çözümler geliştirilmesi de gerekmektedir. Pandemilerle iklim değişikliği arasındaki bağlantı da son derece önemlidir. İklim değişikliği, yeni hastalıkların ortaya çıkmasına ve mevcut hastalıkların yayılma hızının artmasına zemin hazırlamaktadır. European Environment Agency (EEA)’nın ‘Transformative Resilience’ raporu, iklim değişikliği ile salgın hastalıkların nasıl birbiriyle bağlantılı olduğunu ve sigorta sektörünün bu tür krizlerle başa çıkmak için daha dayanıklı ve sürdürülebilir çözümler geliştirmesi gerektiğini vurgulamaktadır” şeklinde konuştu.
JEOPOLİTİK GERİLİMLER ENERJİ TEDARİK ZİNCİRLERİNİ DE ETKİLİYOR
Jeopolitik risklerin, günümüz iş dünyasında karşılaşılan en karmaşık tehditler arasında yer aldığına dikkat çeken Doğan Zorlu, değerlendirmelerinde şunları kaydetti:
“Özellikle Rusya-Ukrayna savaşı, Ortadoğu’da yaşanmaya devam eden saldırgan tutum ve insanlık dramı, ticaret savaşları ve enerji krizleri, sadece belirli bölgeleri değil, küresel ticaret ve tedarik zincirlerini de etkileyerek çok daha büyük sonuçlar doğurmuştur. Jeopolitik gerilimler, sigorta sektöründe yeni risk modellemelerinin geliştirilmesi ihtiyacını doğurmuştur. Bu tür riskler, sigorta şirketlerinin sadece poliçeler sunmasını değil, aynı zamanda stratejik danışmanlık hizmetleri vererek müşterilere jeopolitik risklere karşı nasıl daha dayanıklı olabilecekleri konusunda rehberlik etmesini gerektirir. Jeopolitik gerilimlerin enerji tedarik zincirlerine olan etkisi, özellikle politik risk sigortalarının ve iş sürekliliği planlarının önemini artırmıştır. FERMA 2024 raporuna göre, bu risklerin kapsamlı analiz edilmesi ve esnek çözümler geliştirilmesi, sigorta şirketleri için kritik bir öncelik haline gelmiştir. İklim değişikliği karşısında sigorta sektörünün geliştirdiği en önemli çözümlerden biri parametrik sigortadır. Parametrik sigorta, belirli bir doğa olayının (örneğin bir kasırganın rüzgar hızının veya depremin şiddetinin belirli bir eşiği aşması) gerçekleşmesi durumunda, hasar tespit sürecine gerek kalmadan tazminat ödenmesini sağlar. Bu çözüm de afet sonrası toparlanma süreçlerini hızlandırmakta ve işletmelerin operasyonlarını daha kısa sürede yeniden başlatmasına olanak tanımaktadır. Dolayısıyla parametrik sigorta ürünleri, iklim değişikliği kaynaklı risklere karşı daha hızlı ve esnek çözümler sunmaktadır.”